İNSANIN PSİKOLOJİK YAPISI NASILDIR? PSİKOLOJİK HASTALIKLAR NASIL OLUŞUR? İNSANIN İÇİNDE SÜREKLİ ÇATIŞMA NEDEN VARDIR?
İnsanın psikolojik yapısı İD-EGO-SÜPEREGO kavramları ile açıklanmaktadır.
İD dediğimiz insanın ilkel benliğidir. İD yapısı gereği zevkçi, kuralsız, başıboş, istediği gibi davranma eğilimindedir. Korktuğu şeylerden kaçar, zevk aldığı şeyleri yapmak ister, kendisini kimsenin sınırlandırmasını istemez, kuralları kabul etmez, otorite kabul etmez, herşeyin kendi etrafında dönmesini ister. Bunuda içimden geldi böyle yaptım şeklinde ifade eder.
SÜPEREGO insanın inandığı din, günah-sevap kavramları, ayıp kavramı, töre, kültür kavramlarını içine alır. Üst benliktir, yaptığı işlerin doğru veya yanlış olduğunu, günah-sevap olduğunu, genel ahlaka uygun olup olmadığını söyler.
EGO ise bu ikisi arasında kalmış olana sizin gerçek kişiliğinizdir. Bu kişilik yapısı bazen İD'e göre hareket eder, bazen SÜPEREGO'nun kendini sınırlandırması ile hareket eder. Ortaya çıkan davranışlar sizin kişiliğinizi gösterir.
Bütün bu teknik bilgilerden sonra asıl konumuza gelecek olursak insanın içinde İD ve SÜPEREGO çatışmasından kaynaklanan sürekli bir gerilim vardır. İD sizi kuralsız bir hayvan olmaya sürüklerken SÜPEREGO sizi iyi bir insan olmaya sürüklemek ister. Bu ikisin çatışmasından ortaya çıkan yapı ise sizin EGO'nuzdur yani sizsiniz. İD yapısı gereği zevke odaklanmıştır, kuralsızdır, din-iman, haram-helal, ayıp-yasak, töre-kültür vb. hiçbir değeri, kutsalı tanımaz, kabul etmek istemez, başına buyruk hareket etmek ister. Bu bütün insanlarda böyledir.
İnsan yapısı yani EGO tamamen İD'in kontrolüne girmiş ve onun her dediğini yapıyorsa ortaya son derece sapık ve kural tanımaz bir insan modeli çıkar. İD yapısı gereği zevke odaklandığı için aklına her geleni yapmak ister, her gördüğü, her duyduğu, her seyrettiğini yapmak, o zevkide almak ister, yaşamak ister. Cinsel sapıklıklarında temelinde bu vardır. Adam aklına her geleni yapmak istiyor. İD yapısında ensestlik, homoseksüellik, travestilik, sübyancılık, sanal seks ve daha bilmediğiniz nice sapıkça şeyler vardır. Bunları zaman zaman insanın aklına getirir, acaba şu nasıl olur, şunu hiç yaşamadık, şunuda yapsaydık vb. istekler her zaman insanın içine gelir. Bunların gelmesi normaldir, herkese gelebilir. Sapıklık bu düşünceleri hayata geçirmektir. Adamın SÜPEREGO'su yok, yani üst aklı yok veya yokmuş gibi davranıyor, anlık zevk peşinde.
Değerli kardeşlerim insanın içindeki bu çatışma hep devam edecektir, sizi hayvanlığa sürüklemek isteyen İD'e değil, melek gibi bir insan yapmaya çalışan SÜPEREGO'nuza göre hareket edin. O zaman ortaya çıkan EGO yani sizin gerçek kişiliğiniz herkesin sevdiği ve kabul ettiği güzel bir kişilik olacaktır. Aklınıza gelen sapkın düşünceler sizin kişiliğiniz veya karakteriniz değildir, aklınıza gelen sapkın düşüncelerden dolayı ben niye böyleyim, niye normal değilim demeyin, bu düşünceler tek size gelmiyor bütün insanlara gelir, kendinizi yalnız hissetmeyin. Bunlardan kurtulmanın yolu gelen düşünceleri kaale almamaktır, üzerine gitmemektir, akışına bırakmaktır, bu gelen düşünceleri gerçekleştirmedikten sonra normal bir insansınızdır, hem insanlar katında hem Allah katında. Aklınıza gelen bu düşüncelerden dolayı hiçbir şekilde sorumlu olmadığınız bilmeniz sizlere yardımcı olacaktır.
NOT: İD-EGO-SÜPEREGO kavramları modern psikolojiye 20. asırda girmiştir. Oysa 900 yıllarda İMAM GAZALİ adındaki bir islam alimi bu kavramları NEFS-ENE-RUHİ İNSANİ olarak ifade etmiştir. İslamda geçen NEFS kavramı işte bu her insanın yapısında bulunan İD'dir. Kur-an'ı Kerim'de bu şöyle nefs ve ruh, yani id ve süperego kavramları şöyle geçiyor; "Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına indirdik." (Tin suresi 4-5) Yani nefs (id) her türlü kötülüğün-günahın kaynağı, ruh (süperego) ise iyilik ve güzelliklerin kaynağıdır.
EŞİM OLMA KARIM OL
KARI-KOCA OLMAK NE DEMEKTİR, ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR,
HERKESİN OKUMASI VE FAYDALANMASI İÇİN PAYLAŞIYORUM.
Eşim olma, karım ol! Bakma daha ilkel durduğuna sen, ruhu vardır kelimelerin. “Karı-koca” “eş”ten daha çok şey anlatır. Hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler.
Sahi, biliyor musun? Neden erkeğe “koca”, kadına da “onun karı” demiş eskiler?
Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur, terliklerin de… İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden ”koca” dediklerini. Çünkü “koca” bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler. Bakma şimdi evlenenlerin “karı-koca” ilan edildiğine. “Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür…
Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın. Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem, ama sen anla.
Eşim olma, karım ol! Beni tamamla…
Halil Çalışkan
http://www.izlesene.com/video/esim-olma-karim-ol-halil-caliskan/3357383
HERKESİN OKUMASI VE FAYDALANMASI İÇİN PAYLAŞIYORUM.
Eşim olma, karım ol! Bakma daha ilkel durduğuna sen, ruhu vardır kelimelerin. “Karı-koca” “eş”ten daha çok şey anlatır. Hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler.
Sahi, biliyor musun? Neden erkeğe “koca”, kadına da “onun karı” demiş eskiler?
Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur, terliklerin de… İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden ”koca” dediklerini. Çünkü “koca” bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler. Bakma şimdi evlenenlerin “karı-koca” ilan edildiğine. “Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür…
Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın. Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem, ama sen anla.
Eşim olma, karım ol! Beni tamamla…
Halil Çalışkan
http://www.izlesene.com/video/esim-olma-karim-ol-halil-caliskan/3357383
KADINDA CİNSEL İSTEKSİZLİK VE ÇARELERİ
Cinsel istek, kişinin karşı cinsle ilişkiye girme arzusu olarak biliniyor ve olası çekici cinsel partnere yönelik dikkatin olması, yazılı veya görsel erotik materyallere karşı ilgi, cinsel içerikli rüyalar veya fanteziler kurma, cinsel etkinlikle ilgili arzuların farkında olunmasını içeriyor. Bir partnerle cinsel ilişkiye girmeyi istemek, cinselliğin azalmasına ilişkin hayal kırıklığını da kapsıyor. Fanteziler kurma, görme, koklama, işitme, dokunma, tatma, düşünce ve duygular cinsel isteği meydana getiriyor. Doyurucu cinsel ilişki için öncelikle kişinin kendi içinde bir istek duyması, isteğin bir partnere yönelmesi gerekiyor ve bu süreç içinde kişinin mizacı ve iç dünyasıyla ilgili psikolojik etkenler, bedensel durumla ilgili biyolojik etmenler, kişiyi kuşatan ve içinde yaşadığı çevresel ve kültürel etkenler belirleyici rol oynuyor.
CİNSEL İSTEKSİZLİK NEDİR?
"3 yıllık evliyim. Doğumdan sonraki lohusalık ve emzirme dönemlerinde 6 ay hiç eşimle sevişmedik. Şimdi sevişirken hiçbir duygu hissetmiyorum, canım bile istemiyor. Sadece eşime karşı görevimi yaptığım seksi artık istemiyorum. Buz gibi oldum. Oysa ki o hazzı yaşamayı ne kadar çok isterdim. Sevişirken aklım hep dağılıyor. Kendimi veremiyorum..." Bu sözlerle ifade bulan cinsel isteksizlik (azalmış cinsel istek), yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması veya hiç olmaması, cinsel arzu duyulmaması durumu olarak tarif ediliyor. Halk arasında "frijidite" ya da "cinsel soğukluk" olarak da adlandırılıyor. Cinsel isteksizlikte; (1) cinsel etkinliğe karşı ilgisizlik ya da çok az ilgi gösterme, (2) cinsel içerikli düşüncelerin ya da düşlemlerin olmaması ya da çok az olması, (3) cinsel etkinliği başlatmama ya da çok az başlatma, eşinin başlatma girişimlerine karşılık vermeme, (4) cinsel karşılaşmaların yaklaşık yüzde 75'inde cinsel coşku ve hoşlanmanın olmaması ya da çok az olması, (5) içten ya da dıştan gelen yazılı, sözel ya da görsel cinsel uyaranlara karşı cinsel ilginin olmaması ya da çok az olması durumları; en az 6 aydır sürüyorsa, kadında klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden oluyorsa, gerginlik yaratıcı önemli başka etkenlerden kaynaklanmıyorsa ve bir maddeye, ilaca ya da başka bir sağlık durumuna bağlanamıyorsa tanı konulabiliyor.
TİPLERİ...
Cinsel isteksizlik, kişi cinsel açıdan etkin olduğundan beri varsa "yaşam boyu", oldukça olağan bir cinsel işlevsellik evresinden sonra başlamışsa "edinsel", belirli tür uyarımlar, durumlar ya da eşlerle sınırlı değilse "yaygın", yalnızca belirli tür uyarımlar, durumlar ya da eşlerle ortaya çıkıyorsa "durumsal", olarak tanımlanıyor.
İYİ BİR PARTNER İLİŞKİSİ ŞART...
Cinsel sorunlar evlilik sorunlarına, evlilik sorunları da cinsel sorunlara yol açabiliyor. Bu nedenle cinsel isteksizliği karı koca arasında bozulmuş ilişkinin bir bulgusu olarak görmek gerekiyor. Eşler birbirleri ile daha iyi uyuşmaya giremedikleri takdirde sonuç çoğu zaman hüsran olabiliyor. Bu tür vakalarda eşlerden sadece birini tedaviye çalışmak doğru bir yaklaşım olmuyor, çifti birlikte tedaviye almak gerekiyor. Ayrıca partnerler arasında yanlış anlamalara ve ciddi çatışmalara yol açan en önemli faktörlerden biri eşlerin cinsel istek düzeylerinin belirgin olarak farklı olması...
BİRÇOK FAKTÖRÜ BİRLİKTE DEĞERLENDİRMEK GEREKİYOR...
Cinsel sorunlar arasında sık görülenlerden biri olan cinsel isteksizliğin tanımlanması cinsel terapistler arasında fikir ayrılıklarına yol açmış gibi görünüyor. Kişinin partneriyle ilgili düşünce ve hisleri, inançları, sosyal durumu, yaşı, mesleği, cinsellikle ilgili kültürel normları, yeterli özgüven, cinsellikle ilgili önceki deneyimlerin olumlu olması, uygun bir cinsel eşin olması, cinsellik dışındaki alanlarda da iyi bir ilişkinin olması, cinsel isteğin yoğunluğu ve sıklığı gibi birçok kriteri göz önüne almak gerekiyor. Bu nedenle cinsel isteğin objektif kriterlerini belirlemek oldukça güç... Yaşlanma ve menopoz, cinsellikten uzun süre uzak kalmak, kullanılan bazı ilaçlar, alkolizm, böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliği, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıklar, multipl skleroz, Parkinson gibi nörolojik problemler, ameliyatla rahmin alınması, hormonsal dengesizlikler, doğumdan sonraki lohusalık ve emzirme dönemleri, cinsel organlarının yapı ve fonksiyonlarının bilinmemesi, rahim ağzı enfeksiyonları, vajinal mantar, trikomonas gibi vajen enfeksiyonları, vajen akıntıları, yaşa bağlı hormonal yetersizlikten kaynaklanan kuruluk, ameliyat sonrası meydana gelmiş yapışıklıklar gibi cinsel hayatı etkileyecek jinekolojik rahatsızlıklar, ilişkide ağrı hissetme gibi fiziksel faktörler; aşırı stres, eşler arasındaki geçimsizlikler ve çatışmalar, evlilikle ilgili problemler, beden şekli ile ilgili kaygılar, bıkkınlık, cinsel travmalar, tecavüz, ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi önemli yaşam olayları, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi, cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların yerleşmesi, cinsel ilişkide bulunmanın bir suç veya günah olarak algılanması, anksiyete ve depresyon ve var olan diğer cinsel sorunlar gibi psikolojik faktörler cinsel isteksizliğe yol açabiliyor. Nedenleri toparlayacak olursak, bir kısmını erkeklerin sebep olduğu, bir kısmını kadınların kendilerinden gelen ve bir kısmını da çevre ile ilgili nedenler olarak görmek gerekiyor.
UYARILMA İSTEĞİ ARTTIRIYOR...
Normalde cinsel istek olur, bu kadını sevişmeye yönlendirir, sevişme vajinanın ıslanması ve klitorisin sertleşmesi gibi cinsel uyarılmalara yol açar. Ancak kadın cinsel istek duymadan da cinsel uyarılma için partnerinin dokunuşlarına müsaade ederse, cinsel uyarılma dolaylı olarak cinsel isteğin artışını sağlayabiliyor. Çünkü kadınlarda gerek klitoris, gerek vajinal uyarımlar, cinsel isteğin oluşmasına, cinsel duyguların uyanmasına yardım ediyor ve dolayısı ile boşalmayı veya orgazmı kolaylaştırıyor. Ancak kadınlar, klitorislerinde duydukları hisleri bastırmaya çalıştıkları takdirde, vajinalarında cinsel bir uyanış meydana gelmiyor. Klitorislerini susturmaya çalışan kadınlar, hem cinsel faaliyetlerini, hem cinsel sağlıklarını, hem de mutluluklarını körletmekten başka bir iş yapmıyor.
CİNSEL TERAPİ İLE ÇÖZÜM MÜMKÜN...
Cinsel isteksizlik kader değil, cinsel terapi ile tedavisi mümkün... Cinsel isteksizlik bir sonuç olarak görüldüğü için, neden olan faktörlerin ortaya konması terapide önem taşıyor. Cinsel isteksizliğin ne gibi özel konumlarda oluştuğunun saptanması son derece nazik bir konu... Bu nedenle cinsel isteksizlik durumunda olan bir kadının önce cinsel check-up'tan geçirilmesi ve jinekolojik muayene olmasında fayda var. Cinsel isteksizlik yaşayan kadına aşağıdaki soruların ustalıkla ve kesinlikle sorulması gerekiyor: "Cinsel ilişkide boşalma yaşıyor musunuz veya orgazm oluyor musunuz?", "Boşalmanız hangi koşullarda gerçekleşiyor?", "Mastürbasyon yaptığınızda boşalıyor musunuz?", "Ne gibi koşullar altında cinsel yönden uyarılıyorsunuz?", "Kocanızdan başka bir erkekle cinsel birleşmede bulunduysanız, hiç boşaldınız mı?", "Gündüzleri cinsel hayallere, ya da hülyalara dalarak tahrik oluyor musunuz?", "Erotik kitaplar okuduğunuzda veya erotik filmler seyrettiğinizde tahrik oluyor musunuz?", "Başka koşullar altında cinsel yönden tahrik olup boşalıyor musunuz?", "Cinsel yönden uyarıldığınızda ve cinsel birleşme sırasında normal tepkileriniz nelerdir?" "Cinsel olarak isteksiz" olarak nitelendirilen bir kadın, yukarıda sayılan koşullardan herhangi biri altında tahrik oluyor ve boşalıyorsa, o kadında "boşalmak için bedeni yetenek var" olarak kabul ediliyor. Tedavi eşler arasında bir uyum oluşturulması ve aralarındaki bozulan iletişimin yeniden düzenlenmesiyle başlıyor. Cinsel hayatta kısa ayrılıklardan sonra bir araya gelme, eğitim amaçlı erotik videolar seyretme, kıyafet değişikliği, tavırlardaki bir değişiklik, mekan değişikliği gibi küçük değişiklikler ve fanteziler kurulması gibi cinsel yaşama yeniliklerin kazandırılması tedaviye destek oluyor.