Subscribe:

Ads 468x60px

Cinsel İsteğin Uyanması

Cinsel isteğin uyanması, ya da cinsel coşku, erkek ve kadın vücutlarının cinsel birleşmeye elverişli hale gelmesini sağlar. Bu, bütün vücutta oldukça karmaşık değişimlerin olması demektir. 
Erkekte cinsel isteğin uyandığını gösteren en belirgin dönüşüm, penisin sertleşmesi ve dikleşmesi, kadındaysa dölyolu ağzının ve çeperinin nemlenmesidir. Aynı zamanda kadının dış üreme organları (dış ve iç dudaklar) şişer ve klitorisi de iç dudakların arasından görünür hale gelir.
Bu fızyolojik dönüşümlerin kaynağı beyindir. Açlık, susuzluk ve uyku isteği gibi cinsel istek de beyinden kaynaklanır. Cinsel arzu, beynin duyguları kontrol eden bölgesindeki bir merkezin uyarılmasıyla ortaya çıkar. Beyindeki cinsellik merkezleri çocuklukta görece hareketsizdir, ama ergenlikte hormonların ve özellikle androjen düzeyinin yükselmesi beynin bu merkezlerini harekete geçirir ve böylece bir yetişkinin cinsel istek duyması mümkün olur.
Beyindeki seks merkezlerini harekete geçiren uyarıcılar fiziksel de olabilir psikolojik de. İnsan hastaysa, sıkıntılı ya da kaygılıysa, aşırı alkol veya uyuşturucu madde tüketiminden ötürü bir çöküntü içindeyse ya da reddedilmiş ve incitilmişse, cinsel istek duyması da beklenemez. Buna karşılık, insanın sağlığı yerindeyse, keyifli ve huzurluysa, cinsel konularda herhangi bir olumsuz ön yargısı yoksa ve özellikle birine aşıksa, kendini "seksi" hissetme olasılığı da o kadar yüksek olacaktır. Cinsel isteği uyandıran etkenlerin başında, cinsel organların ve erojen bölgelerin uyarılması gelir. Ama her iki cins de doğrudan bir fiziksel temas olmaksızın da uyarılabilirler. Cinsel istek ve heyecan çok zaman erotik hayal ve düşüncelerin ürünüdür. Karşı cinsin yer aldığı bir erotik görüntü, bir resim, bir film de cinsel isteği uyandırır.
Erkekler kadar kadınlar da cinsel istek duyarlar. Ama toplumsal koşutlanmalardan ötürü, istek duyma ve heyecanlanma biçimleri farklıdır. Genç erkeklerin cinsel dürtüleri, genç kızlarınkinden daha güçlü gibi görünür. Ama yaşlanmayla birlikte bu durum değişir. Orta yaşa doğru, gençliklerinden itibaren doyurucu bir cinsel deney yaşamış kadınların cinsel istekleri erkeklerinkine eşitlenir, hatta kimi zaman erkekleri aşar. Bununla birlikte kadınlarla erkekler arasında daha kalıcı bazı cinsel duyarlılık farkları da vardır. Erkeklerde cinsel hayalgücü daha işlektir: günün değişik zamanlarında, yürürken, çalışırken, okurken de erotik hayallere dalabilirler.
Bu, olgun yaşlarda kadınlarda da görülmekle birlikte erkeklerde olduğu kadar sık değildir. Kadının heyecanlanması için çoğu zaman eşinin orada bulunması, hatta okşama, sarılma gibi ön oyunların başlamış olması gerekir.
Kişinin eşiyle olan ilişkisinin cinsel isteğe yansıması açısından da erkeklerle kadınlar arasında fark vardır. Kadın da erkek de genellikle bir yabancı yerine, aşık oldukları ya da sevdikleri biriyle sevişmeyi tercih ederler. Ama ortalama erkeğin, tanımadığı bir eşten de zevk alma olasılığı kadınlara göre daha yüksektir: kadınlar için asıl uyarıcı çoğu zaman sevginin kendisidir. Çoğu kadın, sevişme ve cinsel birleşmeye, sevilen ve güvenilen bir eşle yaşanmış güzel bir günün sonucu olarak, tamamlanması olarak bakar.


"SOSYAL MEDYADA GERÇEK KİŞİLİĞİNİZLE VAROLUN, ÇAKMA PROFİL KULLANMAK İNSANIN İÇİNDEKİ SAPKINLIĞA DAVETİYE ÇIKARTIR."

"SOSYAL MEDYADA GERÇEK KİŞİLİĞİNİZLE VAROLUN, ÇAKMA PROFİL KULLANMAK İNSANIN İÇİNDEKİ SAPKINLIĞA DAVETİYE ÇIKARTIR."
Facebook, twitter, googleplus veya başka bir sosyal medyada gerçek kişiliğiniz kullanmayıp başka bir adla kendinize profil açıyorsunuz, sonrada sapkın arayışlara girişiyorsunuz, zaten niyeti düzgün olan biri böyle bir profil açmaz, açıyorsa problem var demektir.
Sapkın kişilikten kurtulmak için önce açılan bu hesapların kapatılması gerekir, birçok homoseksüel, travesti, lezbiyen veya erkek olup kadın profili açan, kadın olup erkek profili açanmı dersin nelere rastlıyoruz. İnsanın içinde cinselliğe karşı hep bir alaka ve farklı arayışlar vardır, bu arzularınızı normal bir yoldan gidermedikten sonra içinizdeki sapkın düşünceler sizi esir alır, bunlardan kurtulmanın yolu dürüstlüktür. dürüst insan kendine yakışmayan birşeyi yapamaz, olduğu gibi görünür ve bu sayede içinden gelen sapkın düşüncelere esir olmaz.

Farklı isimlerle kendilerine profil açmış kişilere sesleniyorum, düzelmek, normal bir şekilde bilgilenmek istiyorsanız önce açtığınız bu profilleri kapatın, bu profiller var oldukça sizede sapkın düşünceler çağrıştıracak, ister istemez bu yola başvuracaksınız. Profilleri kapatsanız bile şifreler bende istediğim zaman girerim diye düşünmeyin kesin bir şekilde bunlardan kurtulun. başaramıyorsanız profilinizin şifrelerini bana gönderin, ben kapatayım, hatta bizim sayfadaki yazıları paylaşalım birçok insanın bunları okumasına fırsat vermiş oluruz.


"İNSANIN HAYATI BOYU İŞLEYECEĞİ EN BÜYÜK GÜNAHLAR CİNSEL GÜNAHLARDIR" RABBİMİZİN RAHMETİ VE AFFI BÜTÜN GÜNAHLARIN ÜSTÜNDEDİR.

"İNSANIN HAYATINI DÜZENE KOYMASI SADECE PSİKOLOJİ İLE OLMUYOR, BAZEN DOĞRU ŞEYLERİ BİLSENİZDE YAPAMIYORSUNUZ, İÇİNİZDEN ONU YAPACAK BİR ENERJİ GELMİYOR. İNANÇ BÖYLE DURUMLARDA EN BÜYÜK ÇAREDİR. BİRÇOK CİNSEL HASTALIKTA PSİKOLOJİ İLE ÇÖZÜLEMİYOR MAALESEF. PSİKOLOJİK BİLGİLERİN YANINA İNANÇ-İBADET EKLENDİĞİ ZAMAN TAM TEDAVİ MÜMKÜN OLABİLİYOR"
Bu vesile ile berat kandilinizi kutlar, hayatınızda yeni şeylere vesile olmasını Rabbimden niyaz ederim.
"İNSANIN HAYATI BOYU İŞLEYECEĞİ EN BÜYÜK GÜNAHLAR CİNSEL GÜNAHLARDIR" RABBİMİZİN RAHMETİ VE AFFI BÜTÜN GÜNAHLARIN ÜSTÜNDEDİR.
“Ey inananlar, tövbe-i nasûh ile Allah’a tövbe ediniz. Umulur ki Rabbiniz, kötülüklerinizi örtüp temizler ve sizi içinden ırmaklar akan Cennetlere
yerleştirir...” (Tahrim suresi, 8. ayet)
"Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir." (Zümer suresi, 53. ayet)

BERAT KANDİLİNİ VESİLE EDİNİP GÜNAHLARDAN KURTULALIM, KALAN HAYATIMIZA TERTEMİZ BİR SAYFA AÇALIM, SANKİ HİÇ YAŞAMAMIŞ GİBİ YENİDEN HAYATA BAŞLAYALIM.

Hangi günahi işlemiş olursanız olun, ister homoseksüellik yapmış olun, ister travestilik, ister başka günahlar işlemiş olun Rabbimizden ümidinizi kesmeyin. Biliyorumki aranızda öyle insanlar varki: "Ben her günahı işledim Allah beni affetmez diyerek ümitsizliğe düşmüş, kendini bırakmış günah ortamlarında yuvarlanıp gidiyor. Kendini camiye, namaza, ibadet yapmaya layık görmüyor, benim oralarda yerim yok, benim gibi kirli bir insanın varacağı yer cehennem diye günahlar içinde yaşayıp gidiyor. Biliyorumki mutlu değil, kendini kurtaracak bir el arıyor, bir yardım arıyor." İşte kulun amellerinin Allah'a arzedileceği bu geceyi fırsat bilip tevbe etsinler ve Rabbim bizleri bağışla, bizleri affet, bizler her yanlışa her günaha düştük, bundan sonra bizlere rahmetinle yardım et, kalplerimiz günahlardan uzaklaştır, bizi sana hakiki kul eyle diye dua etsinler inşallah. Rabbimiz rahmeti bütün günahların üstündedir, samimi bir şekilde kendine el açıp tevbe edenleri bağışlar. Tevbe ettikten sonra kendimizi ve hayatımızı değiştirelim. Bizleri günaha sokan ortamlardan uzak duralım, bizleri günaha sokan arkadaşlardan uzaklaşalım. Aynı ortam ve arkadaşlarla devam edersek tövbemizi tutamayız.
Yukarda bahsedilen ayette geçen "nasuh" kelimesi bir kişinin adıdır. Nasuh İslamiyetten önce yaşamış bir kişi, hamamda kadın kılığında tellallık yapıyor, birçok kadını kandırıp kötü emellerini gerçekleştiriyor. Günün birinde hükümdarın kızıda o hamama gelip yıkanıyor, bu sırada takılarından birini kaybediyor. Korumaları diyorki; kimse dışarı çıkmayacak herkesin üzeri tek tek aranacak. Nasuh'un bu durumu ortaya çıkarsa öldürüleceği kesin, nasuh'u bir korku alıyor, bakıyorki insanlardan fayda yok, Rabbine el açıyor ve diyorki; "Yarabbi sen beni bu durumdan kurtarırsan bir daha böyle şeyler yapmayacağım ve hayatımı senin istediğin bir şekilde sana kulluk ederek geçireceğim." Korumalar herkesi arıyor sıra Nasuh'a gelince biri diyorki; takı bulundu aramaya gerek yok diyor ve Nasuh bu şekilde kurtuluyor. Kurtulduktan sonra bu işi bırakıp başka bir yere gidiyor ve kalan ömrünü Rabbine söz verdiği bir şekilde geçiriyor.
EY ALLAH'IN KULLARI HER NE GÜNAH İŞLEDİNİZSE TÖVBE EDİN VE RABBİNİZE YÖNELİN. GÜNAHLARINIZA MAHKUM OLMAYIN, ŞEYTAN SİZE ÖNCE GÜNAH İŞLETİR SONRADA ÜMİTSİZLİĞE DÜŞÜRÜR, ALLAH'IN RAHMETİNDEN ÜMİT KESTİRİR. ŞEYTANI BIRAKIP RABBİMİZİ DOST EDİNELİM.


KADIN VE ERKEĞİN CİNSEL YÖNDEN FARKLILIKLARI

KADIN VE ERKEKTEKİ CİNSEL FARKLAR

Cinsellikle alakalı olarak söylenen bilgilerin çoğu erkeklerle alakalıdır, bayanların cinselliği ve cinsel algıları daha farklıdır. Yazımızda kadın ve erkek arasındaki temel cinsel farklılıklardan bahsedeceğiz.
1-Erken boşalma kadınlarda olmaz, erkeklerde olur.
2-Azgın kadın olamaz, azgınlık erkeklerde olan bir durumdur.
3-Kadın cinselliğin kendisini sever, erkek cinselliği yaşamayı sever.
4-Erkeklerde masturbasyon yapma ihtiyacı çok fazla olur, kadınların masturbasyon yapmaya ihtiyacı yoktur, uyarılmadıktan sonra kadınlarda cinsellik duygusu uyanmaz, kadın için cinsellik hep ikinci plandadır.
5-Önsevişme kadın için gereklidir, erkeğin önsevişmeye ihtiyacı yoktur, görsel olarak uyarıldığı için zaten hazır durumdadır.
6-Erkekler görsel olarak uyarılırlar, kadınları görsellik etkilemez, çıplak erkek görmek kadınlarda uyarılmaya sebebiyet vermez.
7-Cinsel beraberlik korkusu kadında da vardır erkektede. Erkekte başarısız olma korkusu şeklinde ortaya çıkar, kadında canının yanacağını düşünme şeklinde ortaya çıkar, bu yüzden kasılma olur neticesinde vajinismus oluşur.
8-Kadınlar ortalama iki haftada bir orgazm olsa yeterli olabilir, erkekler haftada iki veya üç kez orgazm yaşamak isteyebilirler.
9-Erkeklerde kışın cinsel istek fazladır, kadınlarda yazın cinsel istek fazla olur.
10-Erkeklerin yedikleri yiyeceklerden ilk elde edilen enerji cinsel bölgeye ulaşır, kadınlarda bu olmaz.
11-Erkeklerde cinsellik birinci planda gelir, kadınlar için cinsellik hep ikinci plandadır.
12-Erkekler bir kadını görünce cinsel olarak uyarılmış olurlar, kadınlar uyarılmadıktan sonra cinsel olarak harekete geçemezler. Bir kadını cinselliğe hazırlamak için önce sözle onu tahrik etmek gerekir, sonrasında kadının cinsel hormonları harekete geçer.
13-Erkeğin ileriki yaşlarda cinsel performans için ilaç kullanması gerekebilir, kadının böyle bir ihtiyacı olmaz.
14-Erkekler orgazm olduktan belli bir süre sonra tekrar beraber olmak isteyebilir, kadınlar orgazm olduktan sonra böyle bir ihtiyaç duymazlar.
15-Maalesef ülkemizdeki erkeklerin birçoğu kendileri eşleri ile beraber olup rahatlarken eşlerinin rahatlamasını sağlamıyorlar. Bu eksik bırakılış zamanla kadınlarda cinselliğe karşı soğukluk meydana getiriyor, cinsellik kadına eziyet gibi gelmeye başlıyor. Kadının cinselliğe karşı soğuk ve isteksiz oluşu erkeklerde de eşlerine karşı tepki meydana getiriyor, neticesinde yanlış arayışlar peşinde koşabiliyorlar. Cinsel beraberlikten sonra eşler rahatlamalı ve mutlu olmalılar. 

TECAVÜZ MAĞDURU KIZLARIMIZA YARDIMCI OLACAK BİLGİLER

TECAVÜZ MAĞDURU KIZLARIMIZ

Bir kızın hayatta başına gelebilecek en kötü şeydir tecavüze uğramak. İnşallah bu yazımız bu durumda olan kızlarımıza ilaç olur. Ben hukukçu değilim psikoloğum, o yüzden işin psikolojik boyutlarını yazıyorum.
TECAVÜZ MAĞDURLARINI HAYATA YENİDEN KAZANMAK İÇİN YAPILACAK TERAPİ ÇALIŞMALARI VE TECAVÜZE UĞRAMIŞ KİŞİNİN PSİKOLOJİSİ
1-Tecavüze uğrayan kızlar genelde en yakın çevresindeki kişilerden bu kötülüğü görürler. Nişanlısı, akrabası, komşusu, iş arkadaşı, okul arkadaşı, erkek arkadaşı, bazen öğretmeni, bazen antrenörü nadirende hiç tanımadığı birisi olabiliyor. Kızlar için cinsellik ikinci plandadır, onlar bir erkekle bir kız arkadaş gibi arkadaşlık kurduğunu zannederler, oysa erkek psikolojisini bilmezler. Bir erkeğin bir kızla arkadaşlık etmesinde cinsellik birinci plandadır, normali budur zaten, bir erkek şayet bir kıza karşı cinsel istek beslemiyorsa ya iktidarsızdır veya gaydir. Bir kızın bunları bilmesi erkeklere karşı kendini tedbirli hale getirir, erkeklerin yanında kız arkadaşının yanında gibi hareket etmez.
2-Tecavüze uğramış kız kendini suçlar, niye bu benim başıma geldi, başka birinin başına niye gelmedi, keşke buraya gelmeseydim, gecenin bu vakti dışarı çıkmasaydım, ailemden izin almadan buluşmasaydım, böyle giyinmeseydim, keşke o kişinin sözlerine aldanmasaydım vb. birçok düşünce aklına gelir, gelir durur fakat olan olmuştur bunların artık hiçbir faydası yoktur. Şimdi ne yapacak, bu durumu kime nasıl anlatacak veya anlatmayacak mı? İçine mi atacak, korkusundan veya duyulmasından korktuğu için gizleyecekmi? Zaten tecavüze uğrayan kızların büyük bir çoğunluğu bu olayı gizlemektedirler, Mahkemeye çok azı yansımaktadır.
3-Tecavüze uğramış kızlarda namus duygusunu kaybetmiş olmaktan dolayı bir suçluluk, kirletilmiş olmaktan dolayı kendini pis ve kirli görme duygusu ağır basabiliyor. Bazen bu duygu onları intihara sürükleyebiliyor. Ençok onları yıkan duygu tecavüze uğrarken bundan tat aldığından dolayı kendini aşağılık görme eğilimidir. Şunu unutmamak gerekirki; bir kızın vücuduna, klitorisine temas edilirse, cinsel uyarılma olur, bu teması affedersiniz kızın babası bile yapsa cinsel olarak uyarılma meydana gelir. Temas yapılıp belli bir süre devam edilirse kadının bundan zevk alması kaçınılmazdır, istemeyerek bile olsa. Tecavüze uğrayan birçok kızımız ister istemez aldığı bu zevkten ötürü kendini fahişe gibi görürki bu tamamen yanlıştır. Kadının vücuduna kim temas edildiği zaman cinsel olarak uyarılır, bu biolojik bir durumdur.
4-Tecavüze uğrayan kızlarımız dini duyguları sebebi ile kendilerini dünyanın en aşağılık insanı, en kirli insanı gibi görürlerki bu da tamamen yanlıştır. Allah senin elinde olmadan başına gelen şeyler yüzünden seni muhakeme etmez. Kendi elinle, isteyerek-bilerek yaptığın hatalardan ötürü cezalandırır. Allah tecavüze uğramış bir kızı kirli, günahkar bir insan gibide görmez, hatta zina etmiş, fahişelik yapmış belli bir süre, daha sonra yanlışını görüp tevbe etmiş kişileri bile Allah rahmeti ile affeder ve onlara asla fahişe gibi muamele etmez, "kendini yaratan bir Rabbi olduğunu hatırlayıp günahına pişman olan sonrada hayırlı amellerde bulunan kişileri Allah affeder, geçmiş günahlarından dolayı hesaba çekmez" diye onlarca ayet ve hadis var.
5-Tecavüze uğramış kızlarımız evlenmekten çekinebilirler, ilkgece kan gelmezse eşime ne derim, aileme ne derim vb. korkulara kapılabilirler. Kızlık zarı soğan zarından ince, şeffaf bir şeydir, gözle görülmez, yırtıldığı ancak bir hekim muayenesi ile anlaşılabilir, ilk gece bir-iki damla kan gelmesi daha önce beraber olunmadığını gösteren bir delildir, fakat kızların %30'nun kızlık zarı elastik olabiliyor, hilal şeklinde olabiliyor, bisiklet kullanırken veya spor yaparkan yırtıldığı durumlar olabiliyor. O yüzden erkekler bir kızla evlenirken sadece kana bakmazlar, kızın ahlakına, dürüstlüğüne, ailesine de bakarlar, bunu sıkıntı etmeyin.
6-Tecavüze uğradığınızda bazen mahkemeye gitmek ters tepkiler meydana getirebiliyor, kaldıki ülkemizdeki hukuk sistemindeki bozukluk yüzünden hakkınızı tam manası ile alamayabiliyorsunuz, bunları iyi düşünüp hareket etmek lazım. Bazen evli kadınlarda tecavüze uğrayabiliyor, kadın bu durumu kocasına aktarınca kocası onu boşayabiliyor, bazen kadının bu durumunu bilen kişi kadına seni kocana söylerim diye tehdit ederek kötü emellerini devam ettirmek isteyebiliyor. Böyle bir durum olursa şöyle hareket edin; sizi tehdit eden erkeğe deyinki; "ailene söyleyeceğim, eşine, annene-babana-çevrendeki kişilere söyleyeceğim seni dünyaya rezil edeceğim deyin" hiçbir erkek erkek bu rezaleti göze alamaz, sizi tehdit edeni siz tehdit edin.
7-Tecavüze uğradıktan sonra düşünüp taşınıp bunu hukuka götürmemeye karar verdiniz, sakın ola bu durumu kimse ile paylaşmayın, en yakınınız bile olsa, bazen bu sırrı taşımak ağır geliyor diye düşüp birine anlatmak istersiniz fakat anlatmayın, bu sır sizle beraber mezara gitsin, anlattığınız en yakınınız bile bunu bir yerde ağzından kaçırır sonra bütün hayatınız alt üst edebilir.
8-Tecavüze uğradıktan sonra farklı anlayış geliştiren kızlara rasladım, kendi tecavüze uğradığı için kendini kirli gördüğü için namus kavramına karşı çıkan, namus kafada olur diyenler mi dersin, kominist-ateist olup herşeyi inkar edenlere bile rastladım. düşünebiliyormusunuz kız tecavüze uğradığı için Allah'ı suçluyor ve sonra O'nu inkar ederek rahatlamaya çalışıyor. Sakın siz böyle yanlış duygulara kapılmayın, hayatta bu herşey elinizde değil, bazen başınıza ummadığınız şeyler gelebiliyor, mühim olan bu durumdan doğru bir şekilde sıyrılabilmek, önce doğru bir bakış açısı ile olayı değerlendirmek, sonra neler yapabiliriz, nasıl normalleşebiliriz bunun hesabını yapmamız gerekiyor.
9-Tecavüz olayı kolay kolay bir ömür unutulmayacaktır, sakın ola bunu unutmak için birşeyler yapmayın, mücadele etmeyin. Böyle yaparsanız daha çok hatırlar, unutamadıkçada perişan olursunuz, öylece bırakın, üzerine gitmeyin, rahatlamak için kitap okuyun, tatile çıkabilirsiniz, bir süre bulunduğunuz yerden ayrılabilirsiniz, gerekirse iş değiştirebilirsiniz, sosyal faaliyetler içine girebilirsiniz.
10-Tecavüz olayı aklınıza geldiği zamanda kendinizi asla orosbu gibi görmeyin, orosbuluk isteyerek, bilerek yapılan bir tercihtir. Sizler mağdursunuz ve tertemiz namuslu kızlarımız, kadınlarımızsınız, hep öyle kalın. Sizlerin başına gelen bu durumu bilsemde bilmesemde sizler namuslu, anne adayı olacak kızlarımızsınız, bunu bilin ve bundan sonraki hayatınızda da hep böyle hareket edin.

40-TOPLUMUMUZUN KANAYAN YARASI "FAHİŞELİK"

TOPLUMUMUZUN KANAYAN YARASI FAHİŞELİK
"Dünyanın her yerinde fahişeler benzer kıyafetler giyerler, kaba etlerini gösterirler, abartılı bir şekilde makyaj yaparak dikkat çekmeye çalışırlar, kendini pazarlamanın en kolay yolu budur." 
Toplumumuzda maalesef fahişelik yaparak hayatını kazanan ve bu işi meslek haline getirmiş bir grup türedi, bunların artması toplumun geleceğini tehdit eder mahiyetlere ulaştı, büyükşehirlerde nerede ise aleni olarak birçok yerde müşteri arayan kadınlara rastlanırken, küçük şehirlerde bu iş biraz daha gizli saklı yapılmakta. Bütün bunlara rağmen hiçbir kadın fahişelik yapmak istemez, hiçbir anne-babada çocuklarının bu durumundan gurur duymazlar. Bir kız nasıl olurda bu yola düşer, düşürülür ve niye kurtulamaz. Bu yazı binlerce kızımıza ve ailelerimize ilaç olur, hem çocuklarımızı kurtaralım hemde gelecek nesillerimizi-toplumumuzu kurtaralım.
KIZLARIMIZ KENDİLERİNİ KÖTÜ YOLA DÜŞMEKTEN NASIL KORUYACAKLAR?
1-Kızlar ergenlik çağına girince erkeklerden ilgi görmeye başlarlar. Bir erkek tarafından sevilmek, korunmak, sahiplenilmek duygusu kızlara müthiş derecede güven ve mutluluk verir. Bu yüzden birçok kız kendine sevgili yapma yarışına girerler, liselerde sevgili yapma ve sevgili olma durumu daha çok arkadaşlık ve dostluk seviyesinde kalır, şartlar müsait olduğu zaman bazen cinsel boyuta taşınabiliyor. Erkek arkadaşı olmak çok önemli ve mecburi bir durum değildir, mühim olan geleceğinizi paylaşacağınız bir kişi bulmaktır, liselerde bu iş için erkendir.
2-Bazen beraber olduğunuz erkek arkadaşınız bu işi devam ettirmek için sizi cinsel birlikteliğe zorlayabilir, kabul etmeseniz sizi bırakmakla, ilişkiyi sonlandırmakla tehdit edebilir. Çok açık söylüyorum böyle yapan erkek yanlış bir erkektir, kanı bozuk biridir, size böyle bir şeyi teklif eden erkek kesinlikle sizden istifade etmek ve sonra sizi bir bahane ile bırakmak ister. O sizi bırakmadan siz  hemen onu bırakın. Erkek bir kızı seviyorsa eğer kesinlikle ona elini uzatmaz, cinsellik teklif etmez, onun yanında bulunmak-beraber pastaneye gitmek-beraber vakit geçirmek-sizinle olmak ona yeterlidir ve evlenmeden size dokunmaz. Çünkü o sizi helali görmüştür, sizin namusunuz-şerefiniz ona emanettir, o da bu emaneti en güzel bir şekilde korumaya çalışır, size gözü gibi sahip çıkar.
3-Nişanlandınız diyelim, nişanlılık dönemi birbirini tanıma dönemidir, nişan denilen şey bir yüzük takmadan ibarettir, yüzük atıldığı zaman herşey biter, binlerce kızın başına gelmiştir bu durum. Nişanlınız dahi olsa evlenmeden kesinlikle beraber olmayın, nişanı atmakla bile tehdit etse yinede beraber olmayın. Erkekler kolay sahip oldukları kadını bilinçaltlarında fahişe gibi görürler, sahip olamadıkları kadına hayran olurlar, değer verirler.
4-Kızlar erkekler gibi değildir, iyi niyetlidir, sevdikleri insana güvenirler, onlara karşı savunmasız olurlar, kendilerini ona teslim ederler. Değerli kızlarımız evlenmeden kendinizi bir erkeğe teslim etmeyin, ona ait olmayın, çünkü yarının ne getireceğini bilemezsiniz. Öyle erkekler varki kızlarla eğlenmek ister, onların namusunu kirletmek, bir gecelik beraberlikler ister. Kızın ne düşündüğü, kıza ne olacağı hiç umurunda bile değildir. Böyle kişiler araştırılırsa annelerininde fahişe olduğu veya babalarınında namus zafiyeti içinde oldukları görülecektir. Bu tip karaktersiz insanlar kızları fahişe yapmaktan zevk alırlar, toplumdan intikam alırlar bu şekilde.
5-Karaktersiz, zayıf bir kişilik yapısına sahip görünüşte bir çok erkek vardır, bir kıza sahiplenme duygusu nedir bilmez, adamlıktan nasip almamıştır. Siz kızların tertemiz düşüncelerini bilmez, verdiği sözün arkasında durmaz. O yüzden sizle ailesini tanıştırmayan bir erkekten uzak durun, sizle ailesini tanıştırıyorsa bu ciddi olduğunu gösterir. Sözlendiniz-nişanlandınız güzel ama yinede evlenmeden beraber olmayın, nişanlınıza sabretmesi gerektiğini söyleyin. Sizi seven bir erkek ömür boyu bekler, beklemiyorsa sevmemiştir zaten, bütün söyledikleri yalandır.
6-Birçok kızımızın sevgilileri tarafından terkedildiğini, kirletildiğini ve ailesine dönemediği için fahişelik yapmak zorunda kaldıklarını biliyorum. Sevgili bulmak, sevgili yapmak önemli bir durum değil, herkes yapıyor ben niye yapamıyorum veya benim neyim eksikki sevgilim yok denilecek bir durum değil bu, zamanı gelince zaten evleneceksiniz. Fakat şuna dikkat edin; sizi istemeye gelen kişileri hemen reddetmeyin, dört dörtlük bir eş aramayın ki böyle biri dünyada yok zaten, ilerde daha iyi bir aday gelir diye fırsatları cömert bir şekilde harcamayın, yaşınız ilerledikçe adaylar azalmaya başlar. Kariyer yapacağım diye evliliği-mutluluğu ertelemeyin, tercih yapmak zorunda kalırsanız evliliği tercih edin.
7-Erkekler kızları arkadaş olarak görmezler, kızlar erkekleri arkadaş olarak görürken hiçbir cinsel beklenti içinde değilken erkekler asla böyle düşünmezler. Düşünmeleride yanlıştır zaten, ancak gayler (ibneler) bir kızla kız gibi arkadaşlık yaparlarki bu istenilen bir durum değildir. Bir erkek bir kızla arkadaşlık yapıyorsa ondan hoşlanmıştır, ona yakın olmak ister, bu arkadaşlık ilişkisinde cinsel düşüncenin payı çok yüksektir. Erkekleri asla arkadaş gibi görmeyin çünkü o sizi arkadaş gibi göremez.
8-Bir erkek veya bir kız ilkleri kiminle yaşarsa onu sever ve bir ömürboyu ona bağlanır. İlk pastaneye gitmeyi, ilk elele tutuşmayı, ilk beraber sinamaya gitmeyi vb. ilkleri evleneceğiniz eşinizle yaşayın, bu sayede birbirinize olan bağlılığınız artacak, sevginiz artacaktır. Evlilik öncesinde tecrübeli olunması gereken bir durum değildir, tecrübesiz olunması gereken bir durumdur. En başarılı ve istikrarlı evlilikler tecrübesiz yapılan evliliklerdir.
9-Değerli aileler kızlarınız ergenlik yıllarında diyelimki bir hata yaptı, bunu öğrendinizse hemen onu kovmayın, çocuğunuzdan vazgeçmeyin, onun size çok ihtiyacı var, hele yanlış yapınca size daha çok ihtiyacı var. Mesele yanlış yapmadan ona sahip çıkmaktır, ergenlik yıllarına giren kızlarınızın sevilmek, sahiplenilmek duyguları vardır, bu duyguları siz çocuğunuza yüksek derecede verinki eksiklik duyup bu duyguları yanlış kişiler ile gidermeye kalkmasın. Her ne yaparsa yapsın onlar sizin bir parçanızdır, kurtlara yem etmeyin, sahip çıkın onlara, şefkat kanatlarınızın altına alın kızlarınızı.
10-Yaptığım araştırmalarda birçok kızın fahişeliğe-genelevlerde çalışmaya erkekler tarafından sürüklendiğini gördüm. Erkekler bazen sevgili yaparak kızı kandırmışlar, bazen nişanlı olarak kızı kandırmışlar. Kandıran erkekler zaten namus zafiyeti içinde olan erkekler. Bazı kızlarında namus zafiyeti içinde olduklarını gördüm, maalesef nesebi bozuk insanlardan düzgün nesiller gelmiyor, çok az oranda kızında zeka geriliğinden dolayı bu yola yöneldiklerini gördüm. Bir kız yetiştirme yurdunda çalışan arkadaşıma sordum; buralara kimin kızları geliyor diye, 100 kişiden 80'nin fahişelerin çocukları olduğunu söyledi, devlet çocukları korumak için ailenin elinden alıyormuş. Fakat çocuklar büyüyünce aynı yola gidiyorlar dedi, hatta 17 yaşına gelince birçok kız göstermelik bir evlilik yapıp yurttan ayrılıyor, sonrada fahişelik yapmaya başlıyor dedi.
11-Bir şekilde fahişelik yapan, genelevde çalışan kızlarımız buralarda olmak zorunda değilsiniz, inanın bana sizinde elinize kurtuluş fırsatları geçer ve geçmektedirde, bunları harcamayın, değerlendirin. Genelevde çalışan veya fahişelik yapan birçok kadın istemeyerek bu işi yapmakta, yaptıkları işten zevk almamakta, biri bizi kurtarsın diye beklemekte. Ruhları kirlenmemiş daha, kurtulma imkanları var. Genelevde çalışan kadınlar erkek düşmanıdırlar, kendilerini bir şekilde erkekler bu yola düşürmüştür, o yüzden geneleve gelen erkeklerin cinselliği ile alay ederler, küçümserler, onları yok sayarlar, aletleri ile alay ederler. Böyle bir muameleye maruz kalmış erkekte cinsel kompleks oluşur, yüzlerce böyle vaka dinledim, ne geneleve gidin, ne kapısından geçin. Genelevler kadınların erkeklerden intikam aldıkları yerlerdir.
12-Bazı kızlar sokakta fahişe gibi geziyor sonra erkeklerden kendilerine düzgün davranmalarını bekliyor. Öyle kıyafetler giyiniliyorki dışardan kızın ne giydiği, danteline kadar belli oluyor, sonra ben aile kızıyım diyor. Şunu bilin erkekler kadınlar gibi değildir, erkekler görsel olarak uyarılır, kadınlarda bu mekanizma yoktur, erkekleri çıplak görse bile uyarılmaz, tahrik olmaz. Erkekler görsel olarak uyarıldıkları için bütün cinsel dergiler ve filmler erkeklere yöneliktir. Reklamlarda, filmlerde, dergi ve gazete sayfalarında kadınlar erkeklere meze yapılmaktadır. Kişiliği ile bir yere gelemeyen kadınlar dişiliği ile bir yerlere gelmeye çalışmaktalar. Sen oturmanla-kalkmanla, kıyafetinle dışarıya mesaj vermektesin, bu mesaj karşı taraftan nasıl algılanırsa o şekilde muamele görürsün. Mesela erkeklerin olduğu bir mecliste sandalyeye mini etekle oturup, sonra bacak bacak üstüne atmak dünyanın her yerinde fahişe oturuşudur. Böyle oturup insanlardan karakterli bir kadın muamelesi göremezsin. Davranışlarınız, kıyafetleriniz sizlerin kişiliğinizin bir aynasıdır, dışarıya karşı kendinizi nasıl gösterdiğinizi ve nasıl algılandığınızı farkedin. İçinizden geldiği gibi davranmak, hareket etmek hayvanlara has bir davranış şeklidir, hayvan her yere tuvaletini yapabilir, olmadık işler yapabilir, kimsede onu yargılamaz, aklı yok hayvandır der, geçer.
"KADINLAR ASİL, DUYGULU, HÜSNÜ NİYETLİ, FEDAKAR İNSANLARDIR, FAHİŞELİK HİÇBİR KADINA YAKIŞMAZ"


8-RAMAZAN VE CİNSELLİK


RAMAZAN VE CİNSELLİK
Müslüman bir ülkede yaşıyoruz ve halkımızın birçoğu oruçlarını tutuyorlar, Allah kabul etsin, ramazan ayınız mübarek olsun. Ramazanda cinsellikle alakalı nelere dikkat etmemiz gerekiyor;
1-Ramazan ayında cinsellik yaşanmasında islam dinine göre bir mahzur yoktur. İmsak ile akşam namazı arasında cinsellik adına yapılacak her hareket (cinsel beraberlik, masturbasyon yapmak) yemek ve su içmek gibi orucu bozar.
2-Orucunuzu bozduktan sonra cinsellik yaşayabilirsiniz, hatta akşam namazı vakti girince orucunuzu sevişerek bile bozabilirsiniz, bir mahzuru yoktur. Akşam namazı ile sabah namazı arasında cinsellik yaşanmasında bir mahzur yoktur.
3-Ramazan ayında orucun tesiri ile gündüz cinsel istek azalabilir, akşam yemek yedikten sonra-su içtikten sonra vücut toparlanmaya başlar, gecenin ilerleyen saatlerinde cinsel arzular uyanmaya başlar, iki tarafta arzu ediyorsa beraberlikler yaşanabilir.
4-Ramazan ayında kesinlikle cinsel ilaçlar kullanmayın, performans artırıcı ilaçlar kullanmayın (normalde de kullanmamaya çalışın).
5-Ramazan ayında vücut organları temizlenir, yenilenir, orucun sayesinde hastalıklı hücreler sağlam hücreler tarafından yenilir, ilerde olabilecek birçok hastalığın önüne geçilmiş olur, bilhassa kanser hastalığının.
6-Ramazanı cinsellik açısından aşırı bir şekilde geçirmeyin, vücudunuz biraz dinlensin, toparlansın, eşinizle birbirinize hasretiniz artsın. Böyle yaparsanız ramazandan sonra cinsel performansta artış meydana gelir. Kafanızdaki cinsellik algısı normal seviyeye oturmuş olur.

7-Oruçlu iken rüyalanıp cünüp olsanızda oruç tutabilirsiniz, askerde bazen şartlardan dolayı boy abdesti alamayabiliyorlar o zamanda oruç tutabilirsiniz. Oruçlu iken cinsel faaliyet yapılınca oruç bozulur, öncesinde yapılmış cünüp olunmuş ise boy abdesti alınır, alınamadığı zaman namaz kılamazsınız, bu yüzden cünüp gezmek günahtır.
8-Orucunuzu bozarken soğuk su ve soğuk içecekler sakın içmeyin, vücudunuza çok büyük zarar verirsiniz, deli gibi yemek yiyip vücudunuza aşırı yüklenmeyin, sahurda aşırı şekilde su içip yemek yemeyin, ne kadar fazla su içsenizde yine susarsınız, normal bir kararda için. Susamamak için sahurda bir bardak süt, acıkmamak içinde 3 tane hurma yiyebilirsiniz.

BİZLERE ULAŞABİLECEĞİNİZ LİNKLERİMİZ
https://www.facebook.com/guvenilircinselbilgilerimiz
https://plus.google.com/b/10560…/105604138706754783945/posts
https://twitter.com/cinsel_psikolog
http://guvenilircinselbilgiler.blogspot.com.tr/
cinseluzman@gmail.com

Unutulmaz Orgazm İçin Seks Pozisyonları

Orgazm olmak için ve o orgazmın mükemmel olması için, sizlere 6 seks pozisyonundan bahsetmek istedik bu yazımızda…
Seks terapistlerinin önerdiği, orgazm için en uygun sevişme pozisyonlarını biliyor musunuz? Uzmanlar, orgazm tekniklerini açıklıyor.
Çoğumuzun aklından geçmiştir, daha hızlı ve daha iyi bir orgazm sağladığı söylenen pozisyonlar birer mit mi diye… Seks terapistlerinin önerdiği, kadınların orgazm olmasını kolaylaştıran cinsel ilişki pozisyonları var mı?
Mükemmel bir cinsel yaşam ve tatmin edici bitişler için uygun seks pozisyonları… Seks hayatınız klasik misyoner pozisyonundan (kadın sırt üstü uzanır, erkek kadının üzerindedir) ibaret kalmasın…
Kelebek pozisyonu
Seks terapistlerine göre “kelebek” olarak adlandırılan pozisyon, aslında misyoner pozisyonunun modifiye edilmiş hali. Bu pozisyonda, kadının sırtı ve kalçaları yatağın ucundayken, erkek, ayakta kalarak partneriyle ilişkiye girer. Kadın bacaklarını erkeğin omuzlarına koyar ve kalçalarını hafif yukarı doğru hareket ettirir. Bu pozisyon, rahim boynunu uyarmak için uygun bir açıdır ve orgazma ulaşmayı sağlar. Erkek, çok derine inmeyerek ilişkiye girerse, vajina ön duvarını uyarmış ve G noktasına ulaşmış olur.
Aynı hizada ilişki tekniği
Bu pozisyonda çift, ilişkiye misyoner pozisyonuyla başlar. Erkek bir kez derin bir penetrasyonu sağladıktan sonra, kadının bacaklarını kendi bacaklarıyla aynı hizaya getirmesine izin verir. Ardından hafifçe ağırlığını ileriye doğru kaydırarak hareket eder; böylece daha sıkı bir baskı uygulamış olur ve bu hareketle kadının klitorisini uyarır. Seks terapistleri, bu pozisyonun, kadınların ilişki esnasında güçlü bir klitoral orgazma ulaşmaları için uygun bir teknik olduğunu söylüyorlar.
Mutfak tezgahı

Kadının sırt üstü tezgaha ya da masaya uzandığı bu pozisyonda, erkek ayakta kalarak ilişkiye girer. Bu teknikte kontrol daha ziyade erkektedir. Erkek, kadının zevk aldığı derinliği keşfederek penetrasyonu sürdürürse, kadın için mükemmel orgazma ulaşmak çok zor olmayacaktır.
Makas pozisyonu
Bu pozisyon, kadının klitoral zevke ulaşmasını sağlayan derinliği ve açıyı belirlemede kontrolün kadında olmasına izin verir. Erkek, sırt üstü uzanır ve dizlerini büker. Kadın ata biner gibi, bir bacağı erkeğin kalçasının bir tarafında, diğer bacağı da erkeğin bacaklarının arasında kalacak şekilde oturur. İlişkinin hızı, derinliği, baskının miktarını tamamen kadın belirler. Seks terapistleri bu pozisyonu, harika bir orgazmın reçetesi olarak öne sürüyorlar.
İn-kalk pozisyonu
Çiftin ayakta olduğu, erkeğin kadını kucağına alıp duvardan destek sağladığı pozisyon, çoğu zaman her iki taraf için de mükemmel orgazma ulaşmayı sağlar. Tabii bu pozisyon için doğuştan gelen birtakım özelliklere de sahip olmak gerekiyor: Güçlü erkek ve minyon kadın… Zira bu pozisyon, erkek için özellikle epey bir fiziksel çaba sarf etmeyi gerektiriyor.
Klitoris kilidini açma

Uzmanlar, kadının klitorisinin, klitoral örtü altında gömülü olduğunu ve pubis tümseğinin onu bir yastık gibi çevrelediğini belirtiyor. Bu küçük yumru, yeterli uyarıyı alırsa, ilişki boyunca orgazm olmanın mümkün olduğunu söylüyorlar. Bunun için her zaman bir partnere ihtiyacınız olmayabilir. İşaret parmağınızla orta parmağınızı “V” şekline getirip pubis tümseğinize bastırarak klitoris üzerindeki örtüyü açtıktan sonra klitorisinizi keşfedebilirsiniz. Bu noktayı açığa çıkarma görevini partnerinize vererek de mükemmel orgazm yaşatmasını sağlayabilirsiniz.

Sıcak Soyunma Sanatı

Silahlarınızı doğru seçin! 
En güzel yönlerinizi ortaya çıkaran giysiler seçin. Mesela, en güzel yeriniz göğüslerinizse, göğüslerinizi en güzel biçimde sergileyecek bir büstiyer seçin.
Arkadan hoşlanan erkekler içinse, poponuzu ortaya çıkaran bir g-string seçin. 
Acele etmek yok! 
Bu demektir ki, birden bire ortaya çıkarıp kafasına geçirmeyeceksiniz. Sutyeninizi çıkarmadan önce, yavaşça bir askısını aşağı kaydırın, çok ağır ve kendinize dokunarak biraz oyalanın.
Sonra da ötekini askısını yavaşça sıyırın. 
Tüyo: Kucağına bırakmadan önce, sutyeni gözlerinin önünde yavaş yavaş sallayın.

Stiletto büyüsü! 
En son ana kadar yüksek topuklu ayakkabılarınızı çıkarmayın. Bu, bacaklarınızı daha uzun ve sanki porno filminden çıkmış gibi gösterecektir. 
Şimdi şov zamanı! 
Uzun ince çorap giyin. Bir sandalyenin üzerine oturup her seferinde bir bacağınızı kaldırarak ve çorabınızı bacağınızdan yavaş yavaş sıyırarak, çok seksi bir görüntü sergileyebilirsiniz.
Erkeğiniz bu durumda, aman tanrım diye kükreyecektir. 
Soyunurken bu moda tabulardan uzak durun:

• Alengirli manşetler: Bunları önceden çözün ki, bluzunuzu çıkarırken duraklamayasınız.

• Sıkı balıkçı yaka kazaklar: Soyunmanın ortasında sıkışıp bir akide şekeri yerine kaplumbağa gibi görünmek istemezsiniz.

• Lastik belli giysiler: Çıkarıldıklarında teninizde çok seksi(!) izler bırakırlar.

• Arkadan kopçalı sutyenler: Önden kopçalılar arzuyu azaltıcı uğraştırma riskini azaltırlar ve işin büyüsü bozulmadan devam edebilirsiniz.

• Jartiyerlerden vazgeçin: Dantelli çorap lastikleri daha az uğraştırır.

Erken Boşalma Tedavi Süreci

Nedenleri çeşitli olmasına rağmen erken boşalma; tedavisi kesinlikle mümkün olan bir sorundur.
Erken boşalma tedavisi (erken boşalan erkeklerde) günümüzde birçok farklı yöntemlerle veya uygulamalarla başarıyla gerçekleştirilmektedir. Bunun için öncelikle sorunun fizyolojik mi, yoksa psikolojik kökenli miolduğu araştırılmalıdır. Fizyolojik sebeplerden kaynaklanan erken boşalma vakalarında bu soruna hemen müdahale edilmesi ve tedavi düzenlenmesinde fayda vardır. Genelde erken boşalma vakalarının %99'u psikolojik nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Psikolojik nedenlerden kaynaklanan erken boşalma tedavisinde kullanılan yöntemler sağlıklı ve sağlıksız yöntemler olarak ikiye ayrılabilinir:
Sağlıklı yöntemler de geçici ve kalıcı çözüm sağlayıcı yöntemler olarak ikiye ayrılabilinir. Bu yöntemlerden bazıları aşağıdaki gibidir;
·         Kişinin kendi başına bulup uygulayabileceği gerçekçi ve sağlıklı yöntemlerle erken boşalma tedavisi (dur-başla yöntemi, mastürbasyon egzersizleri, lokal anestejik pomadlar, pozisyon değiştirme, yer değiştirme gibi).
·         Kişinin kendi başına bulduğu sağlıksız-zararlı veya geçersiz yöntemlerle erken boşalma tedavisi (bitkisel ilaçlar diye satılan gıda takviyeleri, alkol alımı, yoğun mastürbasyon, başka şey düşünme, hocaya gitme, muska yazdırma gibi).
·         Doktor önerisi ile kullanılan ilaçlarla erken boşalma tedavisi; bu ilaçların kullanımı vakaların %90‘ında geçici, %10'unda kalıcı çözüm sağlayabilir (antidepresan ilaçların bazıları).
·         Psikoterapi yöntemiyle erken boşalma tedavisi; doktor önerisi ile hastaya göre düzenlenen davranış, bilgi, telkin ve egzersizlerden oluşan kombine yöntem, gerekirse bu yönteme dinamik denilen geçmiş yılların problemlerine ait özellikle çocukluk dönemine ait psikoterapi eklenebilir.
Erken boşalma problemi olan bir erkekte, kalıcı bir çözüm ve tedavi için psikoterapi yöntemi en geçerli ve başarılı yöntemdir. Psikoterapi yöntemiyle tedavi, psikolojik kökenli erken boşalma probleminde istekli ve uyumlu hastalarda %100‘e yakın çözüm sağlamaktadır.



Cinsel İlişki Pozisyonları

Cinsel ilişki sırasında erkeğin eşini uyarması için çeşitli pozisyonlarda birleşme tekniğini uygulayabilirler. Aynı eşle yıllar boyu beraber olan çiftler değişik teknikleri uygulayarak cinsel hayatlarına renk katabilir, daha çok zevk alabilirler.
En alışılmış pozisyon, erkeğin üstte, kadınla yüz yüze olduğu pozisyondur. Kadınların çoğu bu pozisyonu yeğler. Bir çift, birleşmeye bu pozisyonla başlayabilir; erkeğin orgazmını geciktirmek amacıyla, birleşme sırasında pozisyon değiştirebilir ve daha sonra birlikte orgazm için en uygun pozisyon olan misyoner pozisyona dönülerek birleşmeye son verilebilir.
Misyoner pozisyonu, öteki pozisyonların çoğundan daha elverişlidir. Birleşme daha az derin, uzun süreli ve duygusal ya da derin, kısa süreli ve sert olabilir.
Misyoner Pozisyonunun Temeli bu pozisyon kadını gevşetir, birleşmeyi kolaylaştırır ve erkeğin alt karın darbelerine yardım eder.
Aynı zamanda karşılıklı okşamaya ve öpüşmeye de uygundur. Bununla birlikte, derin birleşme, daha fazla hareket özgürlüğünden hoşlanan bazı kadınları rahatsız eder.
Erkek çok ağırsa ya da erken boşalma sorunu varsa ya da kadın ileri gebelik dönemindeyse, bu pozisyon uygun değildir.
KADININ ÜSTTE OLDUĞU POZİSYONLAR
Misyoner pozisyonunun karşıtı olan pozisyonda çift, yüz yüze ve kadın erkeğin üstünde ata biner gibidir.
Bu ona, cinsel ilişkinin şiddetini ve süresini denetleme olanağı sağlar. Diz çökmüş olarak başlayıp pozisyon da değiştirebilir.
Örneğin, teması kaybetmeden uzanabilir. Bazı seksologlar bu pozisyonun iki eşe de en çok haz veren pozisyon olduğunu ileri sürmektedirler.
Bu pozisyonda, kadın erkeğin ağırlığından kurtulmuş olduğundan pelvis darbeler yapabilir ve birleşmenin derrinliğini duyabilir. Erkek onu serbestçe okşar ve orrgazmı geciktirebilir. Bu pozisyon özellikle kadının kısa ve erkeğin uzun olduğu çiftler için uygundur.
Ancak kadın otururken yapılacak ters bir hareket acı verebilir, pasif rol erkeğin hoşuna gitmeyebilir. Bu pozisyon gebe kalmaya pek uygun değildir
EŞLERİN YAN YANA OLDUĞU POZİSYONLAR :
Eşlerin birbirlerinin ağırlığını taşımak zorunda kalmamaları ve kollarının serbest kalıp birbirlerine sarılabilmeleri, bu pozisyonun üstünlükleri arasında sayılabilir. Bunun yanı sıra, bazı çiftler yeterli uyarı olanağı vermediğini öne sürerek bu pozisyonu elverişsiz bulmaktadır.
AYAKTA POZİSYONLAR :
Ayaktaki pozisyonlar genellikle aceleyle, gizli ve rahatsız koşullarda uygulanmaktadır. Bazı pozisyonlar erkeğin eşini yerden kaldırmasını gerektirir. Bu boy sorununu ortadan kaldırır. Ancak erkeğin yorulmasına neden olabilir. Daha kısa olan eş bir eşyanın, örneğin, kalın bir kitabın üstünde ayakta durabilir
Bununla beraber, en iyi koşullarda bile eşlerin boyları farklı ise durum zorlaşır.
ARKADAN SARILARAK BİRLEŞME POZİSYONLARI:
Çoğu kişiler arka yolla birleşmenin doğaya aykırı olduğunu savunurlar.
Oysa ki, hemen hemen tüm memeliler yalnızca bu şekli uygular.
Bu yeterli derecede derin birleşmeyi ve klitoris üzerinde hoşa giden bir baskı sağlar.
Uzanarak, diz çökerek, oturarak ve ayakta uygulanan değişik pozisyonlar vardır.
En azından bunlardan bazıları her yaşta çifti tatmin etmektedir.
Hatta bazı pozisyonlar, öteki birleşme şekillerinin çoğunu olanaksız kılan fiziksel koşullarda olan kişilere özellikle uygundur.
ÖZEL İSTEKLERE CEVAP VEREN POZİSYONLAR:
Yeni duygular tatma isteği, insanların çoğunu cinsel birleşmede mümkün olan yüzlerce pozisyonu denemeye itmektedir. Daha az kullanılan pozisyonlardan bazıları ise yeniliğin ötesinde bazı fiziksel ve psikolojik sorunları çözümlemeye yarar. Gebe bir kadın için, şişman olan eşler, sırt ağrısı çekenler, penisi kısa olanlar için ve eşi kendisinden uzun ya da kısa olanlar için hiç denenmemiş hatta düşünülmemiş bir pozisyon en iyisi olabilir. Doğru pozisyonun seçimi, hiç orgazma varamayan bir kadının orgazma varmasına ya da iktidarsız bir erkeğin sorununun üstesinden gelmesine, hatta görünüşte kısır olan bir çiftin çocuklarının olmasına yardım edebilir.
BAKİRELERE UYGUN POZİSYONLAR:
İlk kez ilişkide bulunanların çoğu “misyoner” pozisyonunu seçmektedir. Bakire kadın ve bakir erkekler için pozisyon ve şekli çok önemli değildir. Yaklaşım, yavaş ve düşünceli olmalıdır. Ön hazırlık vajinanın kaygınlığını sağlar ve özellikle geçmişteki “petting” deneyimleri, kadının kızlık zarını genişletmiş ya da yırtmışsa, kadının rahatsızlığı azalır.
GEBE KALMAK İÇİN UYGUN POZİSYONLAR:
Kadın, dizleriyle erkeğin omuzlarına dayanır. Bu, kilolu kadınlarda tam birleşmeye ve spermlerin rahim ağzının yakınında birikmesine yardım eder.
Diz çökmüş olarak yapılan arka yolla birleşme, eğer rahim retrovers (arkaya dönük) ise spermlerin rahim kanalına ulaşmasını sağlar.
SORUNLU KİŞİLER İÇİN POZİSYONLAR:
Kadın, erkeğin üzerinde doğrulur. Bu pozisyon kadının vajinası darsa tam birleşmeye ulaşılmasını sağlar.
Bu yan yana arka yolla birleşme pozisyonu zayıf ereksiyon sorunu olan erkeklere önerilir
Kadının üstte olduğu bu pozisyon, erkek iktidarsızlığının ve erken boşalmanın tedavisi olarak önerilir. Ayrıca orgazm olmayan kadınların tedavisinde başlangıç pozisyonu olarak yararlanılır.
Bu yan yana pozisyon kadının istem dışı kalça hareketlerini daha kolaylaştırır ve orgazma ulaşmasında yardımcı olur. Bir önceki pozisyonun devamı olarak önerilir.
GEBELİK SIRASINDAKİ POZİSYONLAR:
Geçmişteki kendiliğinden düşükler nedeniyle, doktor tarafından ilk üç ayda ilişki yasaklanmamışsa, gebelik süresince önerilir. Çift, normal ilişkide bulunabilir. Gebeliğin ilerlemesi ve karnın büyümesi ile klasik ilişkiler zor ya da olanaksız olmaya başlar. İleri gebelik dönemindeki bir kadın için karına doğrudan basınç yapılmasıından sakınan ya da en azından birleşmenin derinliğini denetlemeye izin veren pozisyonlar gereklidir.
Eşler, yatak üzerinde bir arka yolla birleşme pozisyonunda diz çökerler ve erkek, çok derine itmekten kaçınır.
Kadın, bacakları, vücudunu taşıyacak şekilde, açık olarak yatar. Karın üzerine basıncın olmaması bu pozisyonu gebeliğin son dönemlerine uygun kılar. Çift, arka yolla birleşmek için yan yatar. Burada da karına baskı yoktur.
Çift bir sandalye üzerinde birbirine sarılır. Kadın, erkeğin üzerine oturur. Böylece birleşmenin derinliği denetlenebilir.
SIRT AĞRISI ÇEKENLER İÇİN POZİSYONLAR:
Sırt ağrısı çeken kişiler alışagelmiş pozisyonlarda çok rahatsız olabilirler. Oysa sıklıkla daha az kullanılan yöntemlerden yararlanabilirler ya da en azından onlara katlanabilirler. Şefkatli bir eş bu pozisyonları bulmaya çalışacaktır. İşte sırt ağrısı çeken kişilerin çoğuna uygun dört pozisyon.
Erkek yatağa yatar, kadın ata biner gibi oturur, öne eğilir. Sırt ağrısı çeken erkektir.
Erkek arka yolla birleşmek üzere ayakta durur, kadın aşağıda, yatağın üzerinde diz çöker. Sırt ağrısı olan erkektir.
Kadın yatağa yatar, erkek ise bacakları arasında ileriye doğru kendini kaldırır. Ağrısı olan kadındır.
Bir sandalye üzerinde yüz yüze, kadın erkeğin üzerine pelvik darbeler yapabilecek şekilde oturur. Ağrısı olan erkektir.


Cinsel Anlaşma (Cinsel Uyum)

Anlaşma, bir düşünce ve duygu alışverişi olduğuna göre, karşılıklı yapıldığını varsaymak gerekir; yani anlaşabilmek için iki tarafın da aktif olarak bu eyleme katılması zorunludur. Bu karşılıklı alışveriş çerçevesinde, cinsel birleşmenin bir anlaşma biçimi olarak ayrı ve önemli bir yeri vardır.
Çoğu insan, anlaşmanın yalnızca sözcüklere bağlı olduğunu düşünür. Zaten genellikle de üzerinde durulan, sözlü ya da yazılı anlaşmadır. Cinsel anlaşma, cinsel ilişkilere özgü mahremiyetten dolayı büyük ölçüde gözardı edilir. Cinselliğin doğallığı ve has cinsel arzunun herkes için geçerli olması, insanların cinselliğe özel olarak eğilmelerini gereksiz kılmıştır. Onun için cinsel birleşme, hala bir insanın başka bir insanla duygusal bir bağ içinde bulunduğunu ifade eden basit fiziksel bir eylem olarak görülmektedir. Birçok eş, ancak rastlantısal olarak cinsel birleşmenin gerçek anlamını kavrayabilmişdir. Bunların duygusal bağları, paylaştıkları cinsel eylemin, gerçek mahremiyetini algılamalarını mümkün kılacak düzeydedir. Bu şanslı insanlar, çözümlenmesi ya da açıklanması mümkün olmamakla birlikte, eşsiz olduğu hemen farkedilen bir anlaşma düzeyine geldiklerinin bilincindedir. Ancak bu kimseler geneli oluşturmazlar, istisnadırlar. Çoğu insanın cinsellik aracılığıyla anlaşma sanatını özel olarak geliştirmesi gerekir.
Doğru dürüst bir cinsel iletişim kurma yeteneği ile normal bir insan arasına dikilen büyük engel, toplumlarda fiziksel temasa karşı uygulanan katı yasaktır. Daha çocukken, insanlar cinsel temas konusunda kendiliğinden, doğal ve teklifsiz olmamayı öğrenirler. Toplumsal olarak kabul gören fiziksel temas biçimleri, el sıkışma örneğinde olduğu gibi, kasıtlı olarak törenselleştirilmişler; böylece formal bir kalıba sokularak her türlü duygusallıktan arındırılmışlardır.
Eşlerin birbirine rahatlıkla izin verdiği vücut temasları, yabancılar arasında fiziksel saldırı olarak algılanır. Oysa küçük bir çocuk düşünüldüğünde, onun teması ve sarılmasındaki temel doğallık gözden kaçacak gibi değildir. Yaşamın ilk yıllarında hakim olan dil, vücut dilidir. Çocuk, sıcak bir kucaklama ile sert bir tokatın ilettiği anlamları kolayca birbirinden ayırabilir, Ne var ki, büyüdükçe içgüdüsel olarak vücut temasından kaçınmayı ve diğer insanlarla arasında hep bir mesafe tutmayı öğrenir. Aslında toplum içinde "uygun" yaşamanın kuralı bu olduğu halde, birey aşık olacak ve cinselliğini ifade edecek yaşa geldiğinde, kurtulması gereken bir sürü sınırlamalar oluşmuştur. Herşeyin ötesinde, o zamana kadar kendine yasakladığı ve bir tehdit olarak algıladığı fiziksel mahremiyeti, şimdi sevinerek benimsemesi gerekmektedir. Karşısındaki eşin hevesliliği ile kendi sinirliliği de işe karışınca, cinsel deneyin oldukça sevimsiz ve doyuruculuktan uzak gelişmesi, beklenebilecek bir sonuç olur. Bu durumda eşlerin, cinsel birleşmeden bekledikleri tek sonucun, orgazm olması şaşırtıcı gelmemelidir.
Sevişme, cinsel boşalımın en alt düzeyde kaldığı mekanik bir eylem haline gelmiştir. Mahremiyet ve paylaşma duygusu, gönülden vermek arzusu gibi sıcak duyumlar bu ilişki içinde ortaya çıkmazlar. Böyle bir ilişkide, kadının seksten hoşlanmadığı yolunda yanlış ama görünürde haklı bir düşünceye kapılabilen erkeklerin kolayca bencilleşmesi ve cinselliği kendi hakları olarak görmesi çok olasıdır. Eşsiz bir iletişim ya da anlaşma yolu olması gereken seks, bu durumda sinirli ve bencil bir erkeğin kadından talep ettiği bir görev haline gelir. Ayrıca seks konusunda sürekli olarak tetikte olmayı öğrenmiş bir kızın, evlilikle birlikte bu olaya alışıncaya kadar duyacağı aşırı endişe duygusundan dolayı cinsel temasın tadına varamayacağı açıktır.
Tam bir cinsel anlaşmanın kurulabilmesi için her iki eşte de birbirine karşı tam bir güven duygusunun gelişmesi gerekir. Aşkın temelinin güven olduğu bir gerçektir. Gündelik ya da duygusal bunalımlarda eşinin kurtarıcı olacağını bilmek nasıl insanı rahatlatan bir duyguysa, cinsel ilişkide nazik ve açık olacağına güvenmek de o kadar huzur verici ve önemli bir duygudur. Ancak bu güven duygusu sayesinde sevmek ve sevilmek duyguları gerçeklik kazanabilir.
Bir ilişki içinde sevginin bilincine varmanın yolu elbette tek değildir. Ancak cinsel birleşme sırasında çiftler arasında sözsüz bir anlaşmanın yeşermesi çok olasıdır. Bu şekilde, aşk, elle tutulur bir bağ haline gelir; eşlerin hareketleri, kucaklamaları ve sevişme teknikleri kendiliğindenlik kazanır. Böylece herhangi bir beceriksizlik ya da yalnızlık sorunu da ortadan kalkmış olur. Her eş, diğerine herhangi bir kayıt olmaksızın kendini verebileceği için, cinsel uyumun özü olan "tek vücut haline gelme" duygusu bütün yoğunluğuyla ilişkiye hakim olur.
Bazı insanlar, bu uyum duygusuna fazla bir çaba harcamadan ulaşabilir. Karşılıklı anlayışları sayesinde aralarındaki her türlü fiziksel pürüz sorun haline gelmeden çözülmüştür. Ama başka bazı çiftler ise, böyle bir yakınlığın ne farkına ne de tadına varabilir. Ancak bu ilişkilerin mutlaka başarısız ve mutsuz olduğunu düşünmek yanlış olur. Çünkü günümüzde hala seksi, tamamen fiziksel bir eylem olarak gören insanlar bulunmaktadır. Dolayısıyla, bir çiftin birbirini sevmesi, günlük hareket ve düşüncelerinde pürüzsüz bir anlaşma içinde olması, ancak yine de seksi yalnızca bir fiziksel doyum kaynağı olarak görmesi mümkündür. Bu bakış açısını her iki eş de paylaştığı sürece, cinsel birleşmede başka bir anlam aramalarına da gerçekten gerek olmayabilir. Aslında, ruhsal anlaşma kadar derin ve anlamlı olmamakla birlikte bu da bir tür anlaşma ya da iletişim tiirüdür. Oysa eşler arasında sorun, aralarındaki iletişimsizliği farketmeleriyle başlar. Yoğun ruhsal ya da karşılıklı fiziksel bir anlaşmadan yoksun olan seks, ister istemez soğuk olacaktır. Herhangi bir hayranlık ya da kapılma duygusu veya karşısındakiyle "tek vücut haline gelme" gibi heyecanlar bu ilişkide söz konusu değildir. Duyarlı bir eş, daha cinsel ilişkinin başlangıç aşamasında eşinin isteklerini tespit edebilir. Normal olarak bir insan, eşini memnun etmek isteyecek ve bunu yapabilmek için, onu özel olarak neyin sevindirdiğini, neyin tatmin ettiğini öğrenmeye çalışacaktır. Eşlerin birbirlerini keşfetmesi ancak böyle mümkün olabilir.
Eşlerin ilk tespit ettikleri doyurucu yönteme takılıp kalma tehlikesi her zaman için vardır. Oysa aynı yöntemin sürekli tekrarı eşlerin heves ve uyanıklığını körelterek, onları bir can sıkıntısı ve yeknesaklık devresine sokacaktır. Bu da aralarındaki iletişimi tıkayacak en önemli nedendir. Böyle bir gelişmeyi önleyebilmek için herşeyden önce çiftlerin, anlaşma için iki insanın aktif katkılarının gerektiğini görmesi gerekir. İletişim, karşılıklı bir süreçtir, bir duygu alışverişidir. Dolayısıyla her iki taraf da bencilliği ve tembelliği bir tarafa bırakmalıdır. Bu tutum ayrıca yeknesaklığa düşmemenin de ön koşuludur. Başarılı bir cinsel ve ruhsal iletişim için, eşlerin araştırıcı ve yenilikçi bir yaklaşımı sürekli korumaları gereklidir.
Çoğu insan için cinsel anlaşma, tüm bir ilişkinin ödüllendiği doruktur. Aralarında kurulan güven ve aşk ilişkisi, bu cinsel ve ruhsal birleşme anında adeta kristalleşir. Oysa bazı insanlar bu gelişmenin tam tersini savunmaktadır ve cinsel anlaşmanın tam önemini vurgulaması açısından birtakım insanların böyle bir deneyi yaşamış olmaları son derece ilginçtir. Bunlara göre, cinsel anlaşma, gelişmiş bir ilişkinin anahtarıdır. Cinsel iletişimin getirdiği teslimiyet ve sevinç duygusu, karşılıklı güven ve sevgi duygusunu geliştirmelerini sağlayacaktır. Aşık olduğu ve sürekli bir cinsel ilişki içine girdiği zaman, bir insanın aradığı şey anlaşmadır; zaten "ideal eş"i bulma arzusunun gerisinde yatan motif, bu yakınlık ve temas arayışıdır. İnsanlar bu yakınlığın ancak cinsel birleşmede tam anlamıyla yaşanabileceğini de ayrıca bilirler. Bu yüzdendir ki, seks, basit fiziksel bir güdünün tatmininden çok ötede bir deneydir. İnsanların yalnız ve yalıtılmış olarak değil, tersine kendilerini, sevdikleri biriyle paylaştıklarında daha mutlu olduklarını gösteren bir kanıttır.


 
Blogger Templates